Down Sendromu​

Down Sendromu

Down sendromlu çocuklarda motor gelişimi etkileyen iki önemli sıkıntı mevcut. Şöyle sıralayabiliriz; birincisi düşük kas tonusu yani kasların istirahat gerilimleri düşüktür, yumuşak hissedilir. İkincisi ise eklem bağlarındaki gevşeklik yani hipermobilite, eklem hareketi normal sınırının ötesine geçer.

Bu iki özellik genetik olarak saptanmış ve down sendromlu çocuklarda farklı derecelerde bulunur. Bu durum eklemlerin çevresindeki kaslarda yetersiz kasılmaya yol açar. Beraberinde kontraksiyon azlığı ve bir güçsüzlük tablosu ortaya çıkar. Yerçekimine karşı hareketleri başlatma ve sürdürme zorluğu vardır. Bu durumun sonucunda oturma, emekleme, yürüme gibi gelişim basamaklarına daha geç ulaşırlar.

Günümüzün en modern tedavi yaklaşımı olan Bobath/Nörogelişimsel tedavi yaklaşımı, down sendromlu bebeklerin fizyoterapisi için en mükemmelidir. Çünkü yalnız motor gelişimi değil, duyusal, emosyonel-sosyal ve bilişsel gelişimi de istenen aşamaya getirmeyi hedefliyor. Bu çerçevede; bebeğin duyusal uyarılması, uygun pozisyonlama, kucağa alma ve taşıma, emme, beslenme ve konuşma için gerekli olan ağız ve yüz kaslarının çalıştırılması kaba motor gelişim basamakları yani dönme, oturma, emekleme, ayakta durma, yürümenin yanında ince motor hareketlerin geliştirilmesi, ellerin etkin kullanımı, el-göz koordinasyonu, duruş kontrolü sağlanmaya çalışılır.

Yapılan çalışmalarla hareketlerin ve yürümenin kalitesi artırılmaya çalışılır. Ayak sağlığı için gerekirse uygun ayakkabı, tabanlık ve ortez uygulamaları konusunda aile bilgilendirilir. Fizyoterapi sırasında çıcuğun uyumu ve işin başarısı için “oyun kurgusu” düzenlenmesi yarar sağlar. Çocuk, aile ve fizyoterapist birlikte çalışmalıdır. Fizyoterapinin etkili olabilmesi için çocuğun yaşamının planlanması, evin düzenlenmesi ve terapinin evde de uygulanması önemlidir. Ayrıca çocukla birlikte yaşayan aile fertlerinin terapi sürecine katılmaları, az çok yapılan çalışmaları öğrenmeleri, anlamaları, sürece katkı sağlar.

Dünya’da 6 milyona yakın Türkiye’de ise yaklaşık olarak 7000 kişi down sendromlu kişi yaşamaktadır. Genetik olarak 46 olması gereken kromozom yerine 47 kromozom olmasından dolayı çekik küçük göz, basık burun, kısa parmak gibi fiziksel farklılıklara sebep olabilir. 
Üç tip down sendromu vardır; trisomy 21, translokasyon ve mozaiktir.
Birbirlerinden farklıda olsa genel olarak kas gevşekliği (hipotoni) görülür ve kas güçsüzlüğü değil dinlenme durumunda kasın düşük tonusudur. Düşük kas tonusu, bağırsak sisteminin düz kasları da dahil olmak üzere tüm kasları etkiler ve kabızlık ve reflüye neden olabilir.
 
Down sendromlu bireylerde yassı yüz yapısı burun boşluklarında ve sinüslerde darlığa sebep olabilir. Cranio-sacral terapi ile erken dönemde başlanan sutur ve dura çalışmaları ile yüz yapısında değişimler sağlanabilmektedir.
Down sendromunda hipermobil eklemler ve gevşek bağ doku sebebiyle birçok kas iskelet sistemi bozuklukları görülebilir. Özellikle boyun eklemlerinde {092af031f81de3b77f8fe0e1bb9b79d6520855be3be4751d4ad00b427d312467}15 oranında eklem laksitesi tesbit edilmiştir ve bu servikal bölgenin hasarlanmasına açık hale getirir. Manuel terapi teknikleri ve uygun egzersiz ile erken dönemde önlenebilir.
Yapılan çalışmalarda down sendromlu bireylerin {092af031f81de3b77f8fe0e1bb9b79d6520855be3be4751d4ad00b427d312467}40’ında işitme problemi yaşamakta ve buna bağlı olarak konuşma gecikmesi, yüz yapısındaki farklılık sebebi ile artikülasyon problemleri görülebilir. Erken dönemde oral-motor egzersizler ve konuşma terapisi ile yaşıtlarına uygun konuşma becerisi kazanabilirler